13 Kasım 2012 Salı

LİF SANATINDA DOĞAL MALZEME KULLANIMI VE ÇEVRESEL SANAT ÜRÜNLERİ



LİF SANATINDA  
DOĞAL MALZEME KULLANIMI VE ÇEVRESEL SANAT ÜRÜNLERİ
Doç. N. Rengin OYMAN

Süleyman Demirel Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü
Öğretim Üyesi, ISPARTA
renginoyman@sdu.edu.tr

ÖZET
Birçok sanatçı için önemli konulardan biri zarar görmekte olan çevredir. Dokuma malzemeleri de sanatsal bir anlatım aracı olarak uzun zamandır kullanılmaktadır. Gelişen teknoloji ile birçok yeni malzeme tekstillerin dünyasında yer almaya başlarken, yeni yapılar ve bitim işlemlerinin olanakları sanat ve endüstrinin sınırlarını genişletmiştir. Tekstil sanatçılarının deneysel çalışmaları hem 20. Yüzyıl sanatına ait ilkelerle, hem de elyaf ve üretim alanlarındaki ileri teknolojilerle bütünleşerek, serbest tekstillerin plastik bir sanat dalı olarak var olmasında etkin rol oynamıştır.
1962’deki Lozan Bienali’ne kadar, tapestry’lerde malzeme olarak yün, egemen malzemeydi. 70’li yılların ortalarına doğru malzemede değişimler görülür. İpek ve pamuk kullanımı artmaya başlar. Kenevir, sicim, jüt, sanatçı dokumacıların kullandığı malzemeler olmuştur. Lif Sanatında kullanılan doğal malzemelerden olan kâğıtlar, kemik, rafya, deri, metal, bükülmüş iplik, halatlar, kamış, kargı, ot, saman gibi malzemeler alternatif olarak kullanılmıştır.
Yeryüzünün göz ardı edilmez bir biçimde tehlikeye girdiğinin fark edilmesiyle “çevre” birçok dillerde bir anahtar sözcük haline gelmiş ve giderek daha karmaşık anlamlar edinmiştir. Hatta çevrenin yok olmaya başlaması, yeni teknolojilerin sanat, mimari ve tüm üretimlerde insanı çevresinden bağımsızlaştırması ve doğadan koparması, bu yitirilen çevrenin kavram olarak her zamankinden daha çok irdelenmesine, farkında olunmasına yol açmıştır.  
Kirlenmiş bir gezegen üzerindeki yaşama bir reaksiyon olarak sanatçılar, sistemler ve bu sistemler içinde insanların yeri konusuna özel bir ilgi göstermektedir. 1970’lerin sonundan bu yana ve günümüzde halen devam eden bir biçimde sanatçıların büyük bir çoğunluğu çevreyi iyileştirmek ve doğal bir ekolojinin yüz yüze kaldığı sorunlara çözüm sağlamak için ekolojik sanat yaratmaktadırlar (Krug & Siegenthaler, 1999). 
Anahtar Kelimeler: Lif sanatı, Çevresel sanat, Tekstil sanatı, Doğal malzeme, Doğal malzeme kullanımı

USE OF NATURAL FIBER ART AND ENVIRONMENTAL ART PRODUCTS
Assoc. Prof. N. Rengin OYMAN

ABSTRACT

One of the most important topic for the artists is environment which is in damage. Weaving materials has been used for a long time as an artistic narration means until Lozanne biennal in 1962, wool was the dominant material.  In the middle 70 s, changeswere seen in materials. Usage of silk and cotton increased. Hemp, string, jute are used by weaver. Papers, bone, raffia, lether, metal, bent thread, ropes, reed, pike, weed, straw, which are natural materials used in Fibre Art, are used as an alternative. By the conscious of ecology, the comprehension of natural materials, developing aesthetics integrity and intuition, today creation of land and Fibre artist is an important action in the 20 th century.
Until 1962, the Lausanne Biennial of Tapestry of wool as a material, was the dominant material. Mid-70s, are changes in the material. The use of silk and cotton begins to increase. Hemp, twine, jute, have been used by weavers artist materials. The natural materials used in the Fiber Art paper, bone, raffia, leather, metal, twisted yarn, ropes, cane, spear, hay, straw, such as materials used as an alternative.
Earth, in a way are not ignored, with the realization of the entry into danger, "the environment", has become a key word in many languages ​​and has more and more complex meanings. Even the environment begin to disappear, new technologies, art, architecture and all the productions, people around the decomposition, and rupture the nature, the environment has led to this has been lost as a concept to be examined more than ever and whether it is aware of.
The artists on the planet as a reaction to living in a contaminated, systems, and has a special interest, the subject lot of people in these systems. Since the late 1970s, and today is still an ongoing manner, the vast majority of artists to improve the environment and to provide a natural solution to problems faced by ecology, tend to cause ecological art (Krug & Siegenthaler, 1999).
Key Words: Fiber art, environmental art, textile art, natural materials, the use of natural fibers

1. GİRİŞ
Dokumanın ana elemanlarından Lif ya da elyaf, tekstilin en küçük birimidir. Serbest tekstil sanatlarını tanımlamada Lif Sanatı (Fiber Art) ya da Lifli Maddeler Sanatı ifadeleri kullanılmaktadır. Tekstil alanındaki gerek sanatsal, gerekse endüstriyel üretimlerin dayandığı ana nokta, tekstil lifinin potansiyeli üzerine odaklanmıştır. Tekstillerin zengin dünyası içerisinde sadece elyafının sahip olduğu yapısal plastik özellikler bile, serbest tekstilleri başlı başına plastik yapılar olarak var edebilecek değerlere sahiptir. Tekstil elyafı birçok kaynağa göre, doğal,  yapay ve sentetik elyaf olmak üzere üç ana başlık altında toplanmaktadır. Endüstri devrimi öncesine kadar sadece doğal elyafa dayanan ürünleri kullanan insan, devrimle beraber yapay ve sentetik elyafla tanışmış, kendini sonu gelmeyen bir gelişim ve çeşitlilik ortamı içinde bulmuştur. İlerlemeler, teknolojinin amacı olan yeni elyaf türlerinin araştırılıp, üretimine hız verirken, ilkel insan tarafından kullanılan malzemelerin ve üretim tekniklerinin de önemini gündemde tutmuştur. Bu malzemeler çok geniş bir alanda uygulanma ortamı bulurken; tekstil sanatçılarının serbest yaratıları yeni malzemeler ve geleneksel üretim tekniklerinin olanaklarıyla da biçimlenmeye başlamıştır.
Tekstillerin 20. Yüzyıldaki atılımlarını etkileme açısından en önemli faktörlerden biri, malzemelerin olanaklarının savaşta aldığı roldür. İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki bu yeniden yapılanma süreci, endüstri ileri teknolojilerini yaratırken, genel olarak geleneksel üretim tekniklerinden yararlanan bir eğilim içerisine girmiştir. Tekstil el sanatlarında eşi görülmemiş bir canlanma dönemi yaşanırken, Bauhaus' la başlayan çağdaş tekstil tasarımının ilkelerini yansıtan tekstiller, dönemin sanat akımlarıyla etkileşimle; hem yenilikçi tasarımların uygulanmasına olanak vermeye, hem de başlı başına serbest bir sanat dalı olarak varolmaya başlamıştır.
Teknoloji, tasarımı en mükemmel ve aslına uygun şekilde uygulayabilmek için yeni lifler, yeni boya malzemeleri ve yeni makineler geliştirme sürecine girmiş; dokuma, örme, baskı ve daha birçok alanda tasarımların yönlendirdiği sistemler geliştirmiştir. Elyaf, büküm, dokuma, örme, boyama, baskı ve bitim işlemlerinde, sanatçının itici gücü ile yenilikçi tasarımların üretebileceği teknik düzeylere ulaşılmaya başlanmıştır. Gelişen teknoloji ile birçok yeni malzeme tekstillerin dünyasında yer almaya başlarken, yeni yapılar ve bitim işlemlerinin olanakları sanat ve endüstrinin sınırlarını genişletmiştir. 
Endüstri el sanatlarına ulaşmak için üretimler yaparken, üretimlerin sonuçları sanatçılar tarafından yenilikçi bir şekilde tekrar yorumlanmakta ve endüstri için yeni teknolojilere kaynak olmaktadır. İleri teknoloji ile üretilen tekstiller, askeri tasarımlardan tıbbi kullanımlara, mimariden otomobil endüstrisine, iletişim teknolojisinden arıtmaya, uçaklardan uzay gemilerine kadar ve daha birçok alanı kapsayacak şekilde genişlemektedir. Yüksek teknolojinin avantajları ve yenilikleri ile donatılan tekstiller, işlevsel kullanımlarının yanı sıra, sağladıkları üstün özelliklerle tekstil sanatçıları tarafından yorumlanmakta ve plastik sanatlar dünyasında yeni bir estetikle yer almaktadır.
Yeryüzünün göz ardı edilmez bir biçimde tehlikeye girdiğinin fark edilmesiyle “çevre” birçok dillerde bir anahtar sözcük haline gelmiş ve giderek daha karmaşık anlamlar edinmiştir. Hatta çevrenin yok olmaya başlaması, yeni teknolojilerin sanat, mimari ve tüm üretimlerde insanı çevresinden bağımsızlaştırması ve doğadan koparması, bu yitirilen çevrenin kavram olarak her zamankinden daha çok irdelenmesine, farkında olunmasına yol açmıştır. Çevre yok olurken, insanın ayağı artık toprağa basmazken “çevrecilik” yaygınlaşmıştır.                              

Şekil 1: Doğal malzemelerle yapılmış (keçe, yün) çeşitli Tekstil Sanatçılarına ait Lif Sanatı Ürünleri

2. Çevre ve Çevresel Sanat Kavramları
Çevre, ilk anda algılanan fiziksel olgudan çok daha geniş, tüm zamanın verilerini barındıran, tüm yaşanmışlıkların izlerini taşıyan ve her olgunun, her varlığın sonsuz ilişkiler ağının sınırsız ölçek, katman ve bağlamda biçimlendiği bir bütündür. Ekoloji, fiziksellikle sınırlanmazsa, bu bağımlılık ağını ortaya koyduğu için “çevre”yi anlatmakta önemli bir kavramdır. Bugün karşımızdaki en önemli sorun dünyada daha ne kadar barınabileceğimizdir. Bütün teknolojik gelişmelere rağmen insanın doğadan tümüyle bağımsız bir barınak oluşturabileceği olası görünmüyor. Çevre insanın ancak kültürel değerlerle bakabildiği bir doğadır. İnsan kültürünün ya da değer birikimlerinin ötesinde, onlardan arındırılmış bir çevreyi, bir doğayı algılayamaz
Bugüne dek çevre sorunlarına çözüm arayan teknik, ya da derin ekoloji gibi kökten etik yaklaşımların yaygın ve temel çözümler getirebildikleri söylenemez. Bilim, dünyanın eko-sistemlerini yeterince kapsamlı olarak tanımlayabilmiş değildir. Çevre ve ekoloji arasındaki ilişki, bir kültür konusu olmakla, çok boyutlu ve disiplinler arası bir yaklaşım ve estetik bir duyarlılık gerekmektedir. İnsan baktığı şeyin bir parçasıdır; insanı doğadan kopararak doğayı anlamanın olanağı olmadığı için bilimin nesnelliği çevre ve ekoloji alanında yetersiz kalmaktadır. 
İnsan doğaya bazı simgeler dikerek/ekerek, doğada barınmaya ve çevreyi oluşturmaya başlamış ve bu yolla kendi insan olma özelliğini geliştirmiştir. Yok olma, ölüm yalnızca insana ait bir olgudur ve bunun önemini ancak sanat ve estetik bir algı ve ifade aktarabilir. Bugün en büyük çaba, bütün teknolojilere ve tarihsel evrime rağmen ve onları inkâr etmeden, insanın doğadan farkını göz ardı etmeden insanın doğada kendine bir yer oluşturması, ve doğa ile yeniden sağlıklı bir anlaşma yapabilmesi için harcanmalıdır. (Erzen 1997)
Birçok sanatçı için de en çok üstünde durulan konulardan biri zarar görmekte olan çevredir. Çoğu sanatçı çalışmalarında çevresel konu ve faktörleri ele almaktadır. Kirlenmiş bir gezegen üzerindeki yaşama bir tepki olarak sanatçılar, sistemler ve bu sistemler içinde insanların yeri konusuna özel bir ilgi göstermektedir.
1970’lerin sonundan bu yana ve günümüzde halen devam eden bir biçimde sanatçıların büyük bir çoğunluğu çevreyi iyileştirmek ve doğal bir ekolojinin yüz yüze kaldığı sorunlara çözüm sağlamak için çevresel sanat yaratmaktadırlar. (Krug & Siegenthaler 1999) 
Çevresel sanat, kentsel mekân ya da doğal mekân ölçeğindeki tüm yüzey, hacim ve mekân sanatı ürünlerini kapsayan sanat dalıdır. Bir çevresel sanat yapıtı, geleneksel bir yapıttan öncelikle tek bakışta algılanamama özelliğiyle ayrılır. Bu tür bir ürün ister yapının içinde, ister kentsel mekânda, ister doğada yer alsın ancak dolaşılarak kavranabilecek boyut ve niteliktedir. Başka bir anlatımla, doğal ya da inşa edilmiş çevre sanat yapıtı olarak düzenlenmekte ya da kendi ölçeğine uygun bir yapıtla donatılmaktadır. Örneğin W. de Maria'nın California'da Mojave çölünde çizdiği yarım mil uzunluğundaki iki paralel çizgi doğal ölçekte bir çevresel sanat ürünüdür. Bu tür bir çalışmaya Earth Art (Arazi Sanatı) da denilmektedir. Buna karşılık E. Piene'nin 1970'de ABD'nin Pittsburg kenti üzerinde uçurduğu yüzlerce metre uzunluğundaki balon hortum, kentsel ölçekte bir sanat anlayışını yansıtmaktaydı. (http://sanatsozlugum.blogspot.com/2011/09/cevresel-sanat.html, Erişim tarihi:06.07.2012)
 Çevresel kaygılar yapısı, ana konusu tarafından ikinci planda olsa bile, sanatçılar çevresel iyileştirme konusunu halka getirmektedirler. Bazı sanatçılar gezegenin kirlenmesi konusunda belgelerle kanıtlama ya da eleştirme üzerinde odaklaşırken bazıları da çözümler bulmak için kendi yaratıcılıklarını kullanırlar. Dokuma malzemeleri de sanatsal bir ifade aracı olarak uzun zamandır kullanılmaktadır. Bu sanatçılardan biri de Christo’dur. Christo’nun düz dokumalarla yaptığı paketleme eylemlerinde çevresel kirlenmeye karşı yapılan tavırlar egemendir.
1976 tarihli Uzayan Çit ve 1979 tarihli Paketlenmiş Reichstag, Berlin Projesi'nden (Şekil: 2), 1985 tarihli Sarılmış Pont Neuf, Paris (Şekil: 3) ve 1991 tarihli Şemsiyelere kadar Christo bütün devasa projelerinde düşüncelerini, büyük şirketlerle yarışacak boyutlar taşımış ve halkın olayları algılama biçimlerini etkilemiştir. Christo projeyi usta çizgileriyle görselleştirmesi ve hazırladığı olağanüstü profesyonel yer haritaları, fotoğraflar ve teknik çizimlerle, amaçsız ve mantıksız gibi görünen "sanat yapıtlarının aslında akla yatkın olduğunu göstermiş ve bu yolla politikacıları olduğu kadar sıradan insanları da buna inandırmıştır. Christo, Florida Biscayne Koyu'ndaki küçük adacıkları pembe kumaştan bir örtüyle kaplayabilmek için gerekli izinleri ve desteği, ancak avukatlar ve resmî kurumlarla yaptığı uzun görüşmeler sonucu alabilmiş ve Çevrelenmiş Adalar'ı (Şekil: 4) Mayıs 1983'te gerçekleştirebilmiştir. Christo bu projeyle ilgili şunları söyler:
“Sanırım projenin yıkıcı bir boyutu vardı ve bu nedenle birçok sorunumuz oldu. Büyük olasılıkla bütün karşı çıkışlar, bütün eleştiriler bu nedenle. Eğer üç bin doları bir film seti için harcasaydık buna kimse karşı çıkmazdı. Film çekebilmek için adaları yakmaya kalkabilirlerdi ve gene sorun çıkmazdı. Projenin büyük gücü, tümüyle mantık dışı olmasından. Projenin ana fikri zaten bu, bütün değerleri kuşkulu kılmak. Bir anlamda Beuys'un düşüncelerinin büyük boyutlarda uygulanmasını anımsatan bu projelerde Christo, bireysel yaratıcı sezgi gücünün, toplumsal sistemin üzerinde olduğuna dikkat çekmiştir.” (Atakan 2003)
Heykeltıraşlar, dekoratif galeri tabanlı rolü, sadece kavram ve malzeme değil, aynı zamanda heykel yer seçimi için de sorgulamışlardır. Bu nedenle 1960'lı yıllardan sonra, çalışmalarını avangard kutsal galeri odalarından çevreye çıkardılar. Heykeltıraşların görüşlerindeki bu hareketler sanatta bir devrim olarak yansımıştır. Bu sanat türleri: Pop Sanat, Kavramsal Sanat, Minimalizm, Arazi Sanatı, Performans Sanatı, Montaj Sanatı ve Çevresel Sanatdır.
Bulgar sanatçı Christo Javacheff, eşi Jeanne-Claude ile birlikte, sınır işaretlerinin ve yer şekillerinin etrafında paketleme yaparak, abartılı uzunlukta bez kullanmışlar ve bu tutkulu katılımları ile uluslararası bir ün kazanmıştır. Oldukça alçakgönüllü ve sıradan paketlemelerle ortaya çıkan Christo,  daha sonra açık alanlarda güçlü ifadeler ve paketlemeler kullanmaya başlamıştır. Christo'nun çalışmaları gibi, 1970'lerde ve 1980'li yıllarda çevresel sanat, malzeme ve ölçek kabul edilebilirliği ve heykelin durumu ile ilgili yeniden tanımlandı.
Bu sadece, parlak bir kumaş şelalesi kullanarak paketlenen 400 yaşındaki Paris köprüsünün dönüşümü olan 'Paketlenmiş Pont Neuf ' gibi projeler (Konstantin ve Reuter, 1997) değil, ama aynı zamanda benzeri görülmemiş bir ölçekte bağış toplama becerilerini kullanarak heykeltıraşlar görüşlerini on yıllık projelere planlamışlar, yüzlerce yönetici personel yaymışlardır. Ama Christo bu yönetim aşamasında hatırlanmadı, bu tiyatral inanılmaz aura, oluşum içinde büyük bir görkem yarattı. (Scott, 2003)


Şekil 2:  Christo, Paketlenmiş  Reichstag, Berlin Hükümet Binası, (Wrapping the Reichstag, Berlin) 1995
(Kaynak:  http://www.christojeanneclaude.net, erişim Tarihi: 06.07.2012)
Şekil 3: Christo, Pembe Giydirilmiş Adalar (Pink Skirted Islands), 1983, Biscayne Sahili,
     Miami, Flordia  (Kaynak:  http://art-now-and-then.blogspot.com/2012/02/christo-javacheff.html, erişim Tarihi: 06.07.2012)
Şekil 4: Christo, Paketlenmiş Pont Neuf Köprüsü, Paris (Kaynak: http://www.christojeanneclaude.net/projects/the-pont-neuf-wrapped, erişim Tarihi: 06.07.2012)

3. Çevresel Sanat Öncüleri
1960 ve 70'lerde resim ve heykele alternatifler arayan Avrupalı ve Amerikalı sanatçılar, 1980 ve 90'larda yaklaşımlarını daha öteye götürerek değiştirmişlerdir. Örneğin Joseph Beuys'un son çalışmalarında konferanslar, açık oturumlar ve söyleşiler daha önem kazanmıştır. Beuys konferanslarında yalnızca para ve sermaye anlayışını değiştirecek yolları aramakla kalmamış, aynı zamanda konuya ilişkin ekolojik sorunları da gündeme getirmiştir. Sanatçının sağlıklı bir evren konusunda duyduğu kaygılar onu, her ağacı, her toprak parçasını, henüz kirlenmemiş ırmakları, eski kent merkezlerini korumaya ve bütün plansız yenileme projeleriyle savaşmaya ant içmiş Yeşil Hareket'in ve Yeşiller partisinin kuruluş çalışmalarına katılmaya itmiştir. 1982 Kassel 7. Documenta sergisi için Beuys, insanlığa yeni bir güç katma girişimini simgesel olarak başlatmak amacıyla, 7.000 meşe fidanı dikmiştir. Sanatçı bu eylemini, dünyayı yeniden yeşillendirme girişiminin de başlangıcı olarak görmüştür. Doğa tahribinin, Almanya'nın endüstri merkezlerinde başlayarak dağıldığına inanan Beuys, bu nedenle yenileme girişimine bir endüstri kenti olan Kassel'de başlamayı uygun görmüştü. Rastlantısal bir seçim olmayan 7.000 meşe ağacı da yalnızca yenilemeyi değil, aynı zamanda zaman kavramını da simgelemektedir. Meşe, "meşe ağacını bulan" anlamına gelen Druid'lerden (Eski Kelt bilginleri) bu yana kutsal yerleri belirten bir ağaçtır; yedi, ağaç dikmeyle ilgili antik kuralların simgesi; Seven Oak (Yedi Meşe) ise ABD ve İngiltere'deki kimi kentlerin adıdır.
Sanatın amacı doğal nesnedeki mükemmelliği yakalamaktır. Çağdaş ekolojik sanat, eğitimsel, ekolojik ve sosyal konulara dayalı yeni yaşam biçimlerini inceleyen yeni bir tür halk sanat biçimidir. Sanatçılar özel coğrafi yöreler içersinde hayvan, bitki, insan ilişkilerinin, sistematik karakteristikleri ile ilişkili olan sanat alanında kültürel bir iş yaparlar. (Krug, 1999)
4. Lif Sanatında kullanılan malzemeler
İnsanoğlunun kentsel görünüş deneyimleri üzerinde düzenlenen yüzey ile dokunmuş malzemenin dinamizmi arasında sağlam bir ilişki ortaya çıkmaktadır. Tapestry ya da çağdaş dokuma sanatçıları temalarını günlük yaşamdan, doğadan, kentsel ve politik sorunlardan almaktadır. Serbest tekstil sanatları, gelişen teknolojinin getirdiği bunalımlarda bireyi yalnız bırakmayarak, ilginç ve doğal malzeme kullanımına olanak veren teknikleri ile değer kazanmaktadır. 1962’deki Lozan Bienali’ne kadar, tapestry’lerde yün, egemen malzeme olur, ancak bu malzeme ile ilgili yeni bir teknik de oluşturulmaz, 70’li yılların ortalarına doğru malzeme seçiminde kökten değişimlerin yaşandığı görülür. İpek ve özellikle pamuk kullanımı artmıştır.
Tapestry Sanatında 1970’li yılların durgun geçmesine rağmen, üretimdeki patlama, malzemenin gelişmesini de sağlamıştır. Tarih öncesi çağlarda kullanılan deri ve keçe yeniden tabaklanmıştır. Lifli malzeme kullanımının çoğalması, yalnız sanatçılar için özel bir ilgi alanı oluşturmamış, tüm dünyadaki sanat dergileri, bu dokuların kullanıldığı sanat yapıtlarını dünyaya tanıtmışlardır. Kenevir, sicim, jüt gibi malzemeler, sanatçı dokumacıların kullandığı malzemeler durumuna gelmiş ve güzel sanat kavramından arınarak, iplik veya lif ile bir sanat ekolü oluşturmuştur. Keçe ve kâğıt yapımında kullanılan bükülmüş lifler, halatlar ince bükülmüş ipliklerse, yeni dokuma akımında “uç malzemeleri” oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra oldukça eski bir dokuma formu olan sepet yapımında kullanılan malzemelerde çok çeşitlidir. Doğal her türlü malzeme, yaşam çevremizdeki duygusal deneyimlerle sanatsal değerlere dönüştürülebilir.
Eskiden beri bilinen ve günlük yaşamda her an kullanılan malzemeler çağdaş sanat kavramı ve sanatçı yorumlarıyla yeni bir kimlik kazanmıştır. Kâğıt dokuma sanatında kullanılan malzemelerdendir. Bu hareketin öncüsü olan Rossbach, eserlerinde dönüştürülebilen kâğıtları kullanmıştır. 1970’li yıllarda Dominic di Mare, kâğıdın mesaj ve otobiyografiler için kullanılabilmesi, yani özel ve deşifre edilmemiş olmasını düşünerek, bükülmüş kâğıt şeritleri halat kuvvetine getirip, her iki uca ufak bir etiket koymaktadır. Çağımızın en önemli sanat olaylarından malzemede dönüşüm (recycling) 70’lerde bir sanat formu olarak lif sanatına yön veren önemli bir etkendir.
Lif Sanatında kullanılan doğal malzemelerden olan kâğıtlar, kemik, rafya, kalın tahta gibi bulunmuş eşyalarla karıştırılarak kullanılır. Çağdaş sanatçılardan Amsterdamlı Harry Boom, farklı bir yaklaşımla kâğıtları büküp toz grafitle bütünleyerek yepyeni ve gizemli alan elde etmiştir. 
Lif Sanatında kullanılan doğal malzemelerden yeniden yorumlanan, bükülebilir yüzeyli bir protein lifi olan deri, gerçekte bir kumaştır. Claire Zeisler, büyük süet şelaleleri andıran formlarını kızılla renklendirerek kâğıt kesme yönteminin varyasyonunu kullanmıştır.
Diğer bir doğal malzeme olan metal, çoğunlukla dokunmuş bir malzeme olarak düşünülemez. Dokuma sanatında ender olarak ince metal teller ve şeritler kaynak yapılmadan yumak veya firiz olarak kullanılır.
Lif sanatında bükülmüş iplik, dokumanın ana birimidir. Halatlar, ipler, bükülmüş ipliğin alternatifleridir. Lifin değişmesi ve doğrudan kullanılması, tarihsel olarak eski ve kullanım alanı için yenidir. Bauhaus zamanında, Alman kökenli dokumacılar, eğrilmiş yün lifleri, halı veya duvarlara asılacak nesnelerin yapımı için kullanılmışlardır.
Dokumacıların halatlara olan ilgisi eskiye dayanıyorsa da, 1960’lı yıllarda Abakanowicz, Fruytier ve Grossen’in eserleri bu malzemeye ilginç yaklaşımlar olduğunu sergiler. 70’li yıllarda halatların kullanım alanı artmış ve daha fazla sanatçı tarafından ilgi görmeye başlamıştır.
Lif Sanatı kamış, kargı, ot, saman gibi farklı malzemeleri kullanmaya olanak sağlayan, her yandan yaratıcı imgeleme açık bir sanattır. Ancak dokumalar, sanatsal zirvelerine, karakteristik malzemeleriyle, yani yün ve ipek-yün karışımı elemanlarla ulaşmıştır. (Özay, 2001)
Bugün uluslar arası bir terim olan Lif Sanatı (Fiber Art), doku yapısında karışık malzeme kullanımını ifade etmektedir. Dokuma mekanizmasında ilk sistem olan sepet örgü teknikleri üzerine önemli araştırmaları olan Ed Rossbach da yorumlarında değişik malzemeleri dokuma alanına dahil etmiştir. Tekstil sanatında malzemeyi yeniden keşfeden Polonyalı sanatçı Magdalena Abakanowicz başlarda disiplinli goblen tekniği ve dikdörtgen format ile çalışmalarını biçimlemiştir. En son çalışmaları, izleyici ile direk ilişki kurduğu çevresel tekstil olaylarıdır. İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde Lenore Tawney’in şekillendirilmiş dokumalarında, sonra Avrupa’da Magdalena Abakanowicz’in 60’ın ortalarındaki hamlesinde, geleneksel dikdörtgen şekillerden kopma görülür. Açık havada, çevresel bir obje olarak sergilediği Abakan Rouge adlı yapıtında, izleyicinin göstereceği tepkiyi ortaya çıkarmayı başarmıştır. 
Ana malzeme olarak Sisal’den gerçekleştirdiği iri formlar içeren yapıtları, tek bir ana rengin tek bir malzemede yaygın kullanımını sergiler. Polonya, Leba Dunes’da açtığı açık hava sergisi, sonradan 1969’da Abakany adlı filme konu olmuştur  (Özay, 2001).
 Tekstili duvardan kurtarmak ve onu alana çekmek için 'lif sanatı" anlamına gelen hareketin önemli sanatçısı,  Polonyalı Magdalena Abakanowicz’dir. Anıtsal formlar yaratmak için dokumayı dinamik bir heykel tekniği haline dönüştürdü. Onun lifi devrimci kullanımı ve tekniğe yenilikçi yaklaşımı, 1960 ve 1970’lerde sanatçıyı etkin bir güç yaptı. Hayvan, bitki ve mineral formlarında, heykelsi benzeşimler üretmek için sisal, jüt, çuval bezi kullandı. Onun temel lif beğenileri ve doğal dünyası yazısında aktarılmaktadır:
“Ben gezegenemizdeki organik dünyayı inşa ederken, çevremizin en büyük gizemi, temel unsur olarak Lifi görüyorum. Yaşayan tüm canlılar, bitkilerin dokuları ve bizler Liften oluşmuştur. Sinirlerimiz, genetik kodumuz, damarlar yolları, kaslarımız. Bütün bunlar Lifli yapılardır. Kalbimiz koroner pleksus ile çevrilidir. Lifi İşliyoruz, bilinmeyeni işliyoruz. Kuru bir yaprak, kuru bir mumyayı anımsatan bir ağa sahiptir. Hangi sanatçının elleri ve sezgilerine rehber Lif olabilir?  Kumaş nedir? Onu dokuyoruz, dikiyoruz,  formlar halinde şekillendiriyoruz. Vücudumuzun biyolojisi bozulduğunda, derinin altına erişim sağlamak amacıyla, kesmek gerekebilir. Daha sonra tıpkı kumaş gibi, dikilebilir. Kumaş bizim Ellerimizle yapılan kabuğumuz ve giysimizdir, Bu bizim ruhlarımızın bir kaydıdır (Konstantin ve Reuter, 1997)” (Scott, 2003).

Şekil 5: Magdalena Abakanowicz, Abakan Red (Kırmızı Abakan)1969,  Metal destekli sisal Dokuma, 300x300x100 cm, Museum Bellerive, Zurich.

5. Lif Sanatı’nda Türkiye’den Öncü Sanatçılar
1980’lerin başında düşsel biçimler dağarcığının derinliklerine inen sanatçılardan biri olan Füsun Onur, ABD’de eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönmüş, geleneksel heykel dilini ve öğelerini kullanarak dolu – açık biçimleri irdelemiş, bunları somut biçimlere dönüştürebilmek için yapıtlarında işlemeler ve kumaşlardan yararlanmaya başlamıştır. 1985 Taksim Sanat Galerisi’ndeki sergisi ile 1986 Asya – Avrupa Bienali için gerçekleştirdiği Eski Eşyaların Düşü adlı işinde Onur, eski nesnelerden parçalar ve artıklar kullanmıştır. Bu kırık nesneler, anne evinde bulduğu bir beze sarılı masa ayağı ya da bir dükkânda bulduğu düşsel bir resim çerçevesi parçası, insana bu nesnelerin önceki yaşamlarını düşündürür. Onur, 1987 tarihli Sabah Jimnastiği’nde sopalarla yaptığı bir yapı üstüne attığı kumaşın doğal kıvrımlarının oluşturduğu gizemli biçimlerle oynamıştır. Kumaşın dökülüşüyle kendiliğinden oluşan biçimleri belirginleştirebilmek için sanatçı kıvrımları özenle dikerek, geçiciliği yakalamıştır. 1987 “1. Uluslar arası Çağdaş Sanat Sergisi” için gerçekleştirdiği okunması kolay bir siyasal eğretileme olan Gölge Oyunu’nda Onur, Askeri Müze’deki bir pencereye astığı beyaz perdeye dünyanın üç büyük gücünü, Çin’i, ABD’yi ve Rusya’yı simgeleyen figürlerin siluetlerini oymuş ve pencerenin önündeki radyatörün altına koyduğu dikenli tellerin arasına yerleştirdiği küçük askerleri bir sicimle bu figürlere bağlamıştır. Pencerenin hemen yanındaki duvara bir çerçeve içinde astığı figürlerin negatiflerini de tıpkı perdedeki siluetlerde olduğu gibi iple, dikenli tellere ve gerçek bir değneğe bağlamıştır. Duvarın önüne de iki ahşap destek üstüne penceredeki storun aynısını koymuş ama perdeyi figürler aşağı sarkacak biçimde sarmıştır. (Atakan 2003)
 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Kemal Can, öğrencilerinden oluşturduğu gruplar ile doğanın olanaklarına yönelik sanatsal projeler gerçekleştiriyor. Projeler ''Çevrede Lif Sanatı'' adı altında toplanmaktadır. Doğal ve sentetik liflerdeki potansiyel güçlerin, çevreci bir anlayışla, doğada özgün yaratmalarda bulunmak üzere harekete geçirilmesidir diye tanımlanan, Çevrede Lif Sanatı çalışmalarının temelleri, 80’li yıllardan bu yana, yurt içi ve yurt dışında araştırmalar ve uygulamalar yaparken Çevresel Sanat ile Lif Sanatı’nın kesiştiği noktaları fark ederek kavramsal (düşünsel) ve görsel açılardan özgün çalışmalar yapmaya başlayan (bu alana Çevrede Lif Sanatı ismini veren) . Prof. Kemal Can tarafından atılmıştır.
Bu etkinlik, malzeme/teknik-yaratma süreci-sanat nesnesi ve devamında sanat nesnesi-yaratma süreci-giysi formu-koleksiyon diye özetlenebilecek projede,  denim kumaş ile bazı tekstil aksesuarları kullanılmıştır. Bulutlu, güneşli, yağmurlu, serin, kış ortamlarında uygulamalar yapılmıştır.
Şekil 6: Kaynak:http://msgsutextileandfashion.blogspot.com/2010/02/kastamonu-ilgazda-cevrede-lif-sanat.html, http://msgsutextileandfashion.blogspot.com/2009/03/cevrede-lif-sanat-sapanca-kartepe_17.html, Erişim tarihi: 06.07.2012
6. SONUÇ
Bugünün lif sanatçısı dokumada doğal malzemelerden yararlanıp, çevrenin ekolojik dengesini bozmayacak biçimde yapıtlar üretmektedir. Lif sanatçısının yaratıları, ekoloji bilinci, doğanın dengesini bozmayan malzeme anlayışıyla, estetik bütünlük geliştirerek, yaratıcılığı ve sezgiyi birleştirerek görsel zenginliği ve ideolojisi ile 20. yüzyıl sanatında önemli bir harekettir.  
1960’larda yeni çalışmalar sergilenip yaygınlaşmış Çağdaş Tekstil Sanatı hareketi olarak bilinen akım gelişmiştir. Bugünün lif sanatçısı dokumada doğal malzemelerden yararlanıp, çevrenin ekolojik dengesini bozmayacak biçimde yapıtlar üretmektedir. Bugün toprak ve lif sanatçısının yaratıları, ekoloji bilinci, doğanın dengesini bozmayan malzeme anlayışıyla, estetik bütünlük geliştirerek, yaratıcılığı ve sezgiyi birleştirerek görsel zenginliği ve ideolojisi ile 20. Yüzyıl sanatında aktif bir hareket haline gelmiştir.
             KAYNAKLAR
Atakan N. 2003. Arayışlar-Resim'e ve Heykel'e Alternatifler ve Sanat. www.lebriz.com. Erişim Tarihi: 03.04.2003
Atakan Nancy. 2003, Arayışlar-Resim'e ve Heykel'e Alternatifler  www.lebriz.com. Erişim Tarihi: 03.04.2003.
Scott Jac. 2003, Textile Perspectives in Mixed-Media Sculpture, The Crowood Press LTD, UK.
Erzen Jale. 1997. Çevre Kültür ve Sanat. http://www.biltek.tubitak.gov.tr/dergi/97/temmuz/cevreciler3.html, Erişim Tarihi: 18.02.2003
Krug D. & Siegenthaler J. 1999 Art & Ecology. Changing Views About Art & The Earth, http://www.getty.edu/artsednet/resources/Ecology/Earth/Changing/index.html, Erişim Tarihi: 18.02.2003
Krug D, 1999, Art & Ecology, Ecological Art Perspectives & Issues, http://www.getty.edu/artsednet/resources/Ecology/Issues/index.html, Erişim Tarihi: 18.02.2003
Özay. S., 2001. Dünden Bugüne Dokuma Resim Sanatı. Kültür Bakanlığı Yayınları. s 2, 36-40,53, Ankara.
             http://sanatsozlugum.blogspot.com/2011/09/cevresel-sanat.html, Erişim tarihi:06.07.2012
             http://www.christojeanneclaude.net, erişim Tarihi: 06.07.2012
http://art-now-and-then.blogspot.com/2012/02/christo-javacheff.html, erişim Tarihi: 06.07.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder